26 Ağustos 2015 Çarşamba

Aşk dediğin bir masaldan ibaret.



Külkedisi masalını herkes bilir. Yakışıklı prens fakir bir kıza aşık olur. Mutlu mesut yaşarlar. Televizyondaki diziler de öyle. Hep bir masalsı kurgudan oluşur. Sonu hep mutlu biter. Peki gerçek hayatta nasıl? Her son mutlu mudur? Peki ya aşk? Aşk gerçekten var mı yoksa masaldan ibaret mi?
            


 Kim istemezdi ki öyle masalsı bir aşk yaşamak. Her kız gibi benim de hayalimdi. Dillere destan bir aşk! 

 Çocuk aklımla aşkı aramaya başladım. Aradım derken; ona buna "Pardon bakar mısınız? Aşkı arıyorum da, gördünüz mü?" diye sormadım tabii. Hani olur ya. Böyle bir anda göz göze geldiğinde kalbin hızlı atmaya başlar. Durup dururken! İlk başta anlamazsın ama sonra yanakların kızarır, utanırsın. Gözlerine bakamazsın sonra. Konuşurken kelimeler tıkanır, çıkmaz dışarı. İşte onu aradım! O duyguyu bekledim. Hiç tatmadığım halde biliyordum, aşkla karşılaşacağım da onu tanıyacağımı... Öyle de oldu. Tanıdım. Tam bir masalsı kurgudan ibaretti. Kötü çocuk masum kız aşkı. Hayır hayır bir saniye. Kurnaz çocuk ve aptal kız!

 Tanışmamız da masalsıydı mesela. Tamam belki yere düşen kitaplarımı toplarken yardıma geldiğinde göz göze gelmedik ama çarpışarak tanıştık bizde! Bu masallardaki aşkın var olduğuna işaretti. En azından ben buna inanmıştım. Hayallerim gerçekleşecekti!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder